Teknoloji Gelişiyor….. mu?



Teknoloji Gelişiyor….. mu?




Kategori: Teknoloji
Yazar: guvendemisiniz.com - Ercan Erkü
Tarihi: 7.08.2017

Benden yeni teknolojiler, frameworkler, altyapılar vb. hakkında yazı yazmamı bekliyor olabilirsiniz ama bugün hiçte böyle bir yazı yazmayacağım… Uzun süre sonra yazdığım bu ilk yazıda biraz dertleşelim istiyorum…

Bugün en az otuzlu yaşlarda olanlarımız günümüzdeki teknoloji seviyesini ara ara 1990’lı yıllarla karşılaştırıyordur. Bu karşılaştırmanın sonucunda da “teknoloji çok gelişti “ söylemine geliyoruz tabii olarak.

Peki, gerçekten gelişti mi?

Bakalım yazının sonunda ne düşüneceğiz!

Uzun uzun 1990’lı yıllarda işlemci şu kadar hızlıydı, şimdi şu kadar hızlı diye rakamsal veriler vermeyeceğim tabii ki   Ama bu eski pc dergilerinin arkalarındaki bilgisayar donanım özellik ve fiyatlarının yazılı olduğu sayfaları unuttuğum anlamına gelmesin 

Farkında mısınız? Son yıllarda iyice unutkan olduk. Müşterilerimizle, çalışanlarımızla ya da yakınlarımızla on gün önce konuştuğumuz bir şeyi on gün sonra tam olarak hatırlayamıyoruz. Bunu hissettiğimiz anda da mümkünse karşımızdaki kişilere “bana mail atar mısınız” diyoruz.

Evdeyken şunları almam lazım deyip de unuttuğumuz bir şey olmadan marketten çıktığımız ne kadar sık oluyor? Peki, anne-babalarımızın zamanında nasıldı acaba? Onlar akıllarında tutabiliyorlar mıydı? Sorun isterseniz…

Her tarafımız toplantı, rapor ya da istatistik doldu. Toplana toplana iş yapamaz olduk. Şirket içi bürokrasi yüzünden uzayan bir sonuç nedeniyle yaptığımız toplantıda konuştuklarımızı unutup, “ne konuşmuştuk” diyip yeniden toplantı yapıyoruz  

Toplantılarımızın süresi uzuyor ama sanırım içi de boşalıyor. Teknoloji bunun neresinde diyebilirsiniz… Teknoloji sayesinde (big data, reporting services vb. konular) elimizde o kadar çok veri var ki… Değerlendirmekte zorluk çekiyoruz. Yaptığımız sitelere mutlaka Google Analytics ya da muadili bir servis ekliyoruz ama verileri okumakta zorlanıyoruz ya da anlamıyor olmamızdan şikâyet ediyoruz.

Evdekilerden çok excel’i, word’ü görür olduk …

Zamanı etkin kullanamaz olduk mesela. Çoğu zaman “kendimize vakit ayıramaz” olduğumuzdan şikâyet ediyoruz. (Neyse ki bu konuda ‘seminerler’ var   ) Oysa tersi olması lazım değil miydi? Teknoloji bize zaman kazandırıp bizim boş zamanımızı arttırmamızı sağlaması lazım değil miydi?

Peki ya gün içerisinde ne yapıyoruz, şöyle bir videoya çeksek de izlesek… Mesela sizce kaç defa cep telefonumuzun genelde alt ortasında bulunan o yuvarlak butona basıp ekranı açıp kapatıyoruzdur? Uzmanlara göre ortalama 89 kez.

Mesela aklınızda iş ile ilgili hiçbir şey düşünmüyorken çok rahat bir tatili en son ne zaman yaptınız? (Cumartesi ve Pazarları tatil olarak pek saymıyorum   )

Bu soruya ben bile cevap veremiyorum açıkçası…

Hayatta en değer verdiğimiz ve canlarımız dediğimiz çocuklara bakalım mesela. Bütün gün uğraştık, raporlar, toplantılar, anlamadığımız bir ton IT terimi arasında nefes nefese bir günü daha bitirdik. Hatta Allahtan çocuğumuzun anaokulu var da, onu almak zorundayız diye mesai bitiminde ekstra mesaiye kalmadan çıkabildik iş yerinden değil mi?

Sonrası malum zaten, her tarafımızda maksimum 6-7 yıllık arabaların olduğu İstanbul trafiğine girdik. Neyse, harala gürele trafikten çıkıp evimize ulaştık. O kadar yorulduk ki, şimdi çocukla kim uğraşacak? Derslerini onun yerine yaparız; bir de eline tableti / cep telefonunu verdik mi bizden iyisi yok.

Bu şekilde davranarak çocuklarımızı nasıl formatladığımızı birkaç yıl içinde göreceğiz, ama olsun ne de olsa çok yorulduk değil mi?

Ölçümleme hastalığı !
Her şeyi ölçmek istiyoruz. Hem de herşeyi…

Bugün evden işe, işten eve kaç dk ‘da geldik?
Koşarken kaç adım attık bugün? (kolumuzda da dikey bantlı duran cep telefonu olmadan koşamıyoruz tabii  :))

Mesela face’de (facebook değil, “face”… yanlış anlamayın) garsona “masayı donat abi” diyerek sipariş verdiğimiz yemeklerin fotosu kaç beğeni aldı?

Hatta en önemlisi kaç takipçimiz var / onun kaç takipçisi var

gibi veriler bizim için büyük önem taşıyor…

“Attention Please!!! “ – Burada bir “exit” yapalım
IT temelli biri olarak benden sanırım bizim tayfa haricinde pek kimsenin anlamayacağı kelimeler kullanarak konuşmamı bekliyor insanlar. Bende özellikle mümkün olduğunca eski kelime/deyimlerle konuşmaya çalışıyorum…

Abartı gelmesin, dilimiz fena bozuldu… fena…

En iyisi bu konuda bir toplantı “setleyip” bunu bir discuss edelim…

Özel hayatım var benim…
Mesela herkesin bir “özel” hayatı var değil mi?

Değil valla. Yalan!
Tamamen yalan hem de…

Kredi/banka kartlarımız ve banka hesaplarımız ile ödeme durumlarımızı,

Cep telefonu ve internet ile meraklarımızı, beğendiklerimizi, hobilerimizi, siyasi, politik, ekonomik vb. her konudaki yorumlarımızı, nerede olduğumuzu, ne yapıyor olduğumuzu, arkadaşlarımızın ve dostlarımızın kim olduğunu hatta “face” ’de paylaşım yaparken oturuyor mu yoksa ayakta mı olduğumuzu dahi biliyorlar.

Parmak izimizi ve sonrasında da retina görüntümüzü dahi vermedik mi cep telefonlarına? E neyimiz kaldı ki? 

Güvende miyim?
Son 5 yılda insanlara ve çevreye karşı sebebini bilmediğiniz bir güvensizliğiniz var mı?

Welcome aboard !!

Komşularımıza, muhitimize ve genel olarak insanlara karşı “güvensiz” olduk. Asansörde bile karşılaştığımız insanlara selam vermek konusunda tereddüt yaşıyoruz… Ama ne hikmetse sosyal medya’da her şeyimizi paylaşıyoruz. Burada bir tezat var ama çözemedim  

İşin son noktası para…
Sizce ne kadar zamanda bir cep telefonu değiştiriyoruzdur?
Uzmanlara göre 1.5-2 yılda bir. E bunun maddi boyutuna bakacak olursak, ortalama bir telefon 2000TL dersek, 1.5 – 2 yılda bir 2000 TL ödüyoruz. Tabii hat parası, konuşma parası, iletişim parası vb. o konulara hiç girmiyorum. Sadece yeni telefon parası için her ay 84 TL cebimizden çıkıyor. Farkında mıyız acaba? (2000 TL/24 = 84 TL)

Örneğin, hemen şimdi oturup geçen ay aile olarak yiyecek ve içeceğe ne kadar para harcadınız bunu kalem kalem yazın… Ardından teknolojiye, pardon…. “iletişime” ne kadar para harcadınız onu bir hesaplayın…

Şaşıracaksınız!

Hani o aylık 29TL’ler, 39 TL’ler var ya…. Onlar alt alta geliyor ve öyle bir rakam oluşturuyor ki, emin olun çoğu zaman gıdaya ayırdığınız paradan çok daha fazla. (Kirayı saymıyorum) Bu arada bir de bu “iletişim” ‘imimizin ne kadarı gerçekten gerekliydi diye sormayalım da hiç moralimiz bozulmasın isterseniz…

Sonra,

O kadar çabuk istediğimiz şeyleri alabiliyoruz ki… Hiçbir zaman “değerli” olamıyorlar bu yüzden… Bir döngü oluşturuldu yani. “Taksitle hemen al, iki kullan sonra üst versiyonu çıkacak onu taksitle al…“

Hatta satın alma ,

Kirala!
“Cloud abi, cloud” !

Nesnelerin İnterneti
Endüstri 4.0 istila edecek yakında…
“Hatta nesnelerin interneti” geliyor!

Fuarlarda çöp kutularının bile internete bağlandığı “teknoloji” ‘leri görebiliyoruz.

İnternete bağlı olan bir çöp kutusu “onu niye çöpe atıyorsun ya? Onu daha alalı 32 gün 22 saat 14 dk oldu, daha kullanabilirsin onu” diyecekse sorun yok tabii.

“Teknoloji” bize daha çok para kazanmamız gerektiğini söylüyor ve bizi buraya yönlendiriyor. Sonunda da gerçekten teknolojiyi kullanmak için yaşıyor bir hale geliyoruz sanırım…

Yani her şeyimize “e” ekliyoruz.

E-İnsan olduk çıktık!

Fotoğraf vermemiz bile değişti… Hatırlayın o son verdiğiniz CEO pozunu… Hani 2 eliniz önde birleşik, hafif perspektif açıdan ve takım elbiseli verdiğiniz foto  

Sonra,

Müdür kimse kalmadı!. Herkes CEO ! herkes girişimci !

Elle yazı mı? O da ne?
Çek fotosunu gönder yahu! OCR denen bir şey var sonuçta Allah Allah…

Yazı yazmayı unuttuk, yazılarımız kötüleşti sadece biz okur olduk kendi el yazımızı!

“Bunu da mı teknolojiye bağlıyorsun? Yok artık…” diyorsanız bir düşünün  

İyi ki bizim için önemli olan bir konuda yazıyı 5 yıl evvel biri yazmış.

Bugüne kadar herkes fotosunu çekip göndermiş. Orijinal metin ve onu yazan neredeyse müzeye konacak.

Sizi biraz tanıyabilir miyiz?
Bu sorunun cevabına artık hep aynı şekilde başlar olduk mesela:

“Teknolojiyi yakından takip edip, yeniliklere çabuk adapte olan biriyim.”

Yani kısaca “Daha fazla facebook, instagram , twitter kullanıyorum. İnternet bağımlısıyım” demek…

Yabancı dizi izleyenler bilir. Bağımlılıklarından kurtulmak isteyenler gruba katılırlar, ilk katıldıklarında da tanışma esnasında “Merhaba, ben Ahmet. ……… bağımlısıyım…” dedikten sonra geriye kalanlar “Hoş geldin Ahmet” derler ya… Bizimkisi de o hesap! Yukarıda yazdıklarımı kendinizde görüyorsanız, siz de “hoşgeldiniz”  

İş yok abi…
Her geçen gün daha fazla zeki insana mı ihtiyacımız var yoksa tam tersi zeki olmayan ama robot gibi çalışabilecek insanlara mı ihtiyaç var sorusunu düşünüyorum ve açıkçası çözemiyorum.

Tıp ilerledi, artık her şeyin çözümü var…
O kadar da abartmayalım değil mi? Teknolojinin hakkını yemeyelim… Çünkü teknoloji sayesinde tıp alanında yeni hastalıklar da ortaya çıktı. Özellikle psikolojide… Bu da bir nevi gelişme sayılır   

Bana bir iş önersene?
Şarj-pil konusunu halleden zengin olur benden söylemesi! Çünkü kullandığımız cihazların şarjı bittiğinde bizimde o gün ki hayatımız bitiyor…

İlişkimizin ‘heyecanı’ gitti canım!
Eskiden çektiğimiz fotoğrafları tab ettirmek için can atar, çıkan fotoğraflara hep beraber heyecanla sırayla bakardık. 36lık film vardı. Hele 35’deysek aman boşa harcamayayım diye çırpınırdık.. Şimdilerde fotoğraf makinaları ile aramızda olan fırtınalı ilişki bitti… Heyecanımızı yitirdik…

Afyon sucuğu!
Bu da mı teknoloji? E Evet.. Eskiden tatile gidecekler yolunu mutlaka Afyon’dan geçirirdi! Sucuk almadan olmazdı. Şimdi yolumuz en yakın markete düşse yetiyor. Her şeyi her zaman her yerde bulabilmek biraz can sıkıcı değil mi?

Neyse efenim,

Başlıkları siz arttırırsınız… Biz gelelim esas sorumuza: “Teknoloji gelişiyor mu?”

Bilmem… Sizce?

Görüşmek üzere,
Kalın sağlıcakla… (Yazıyı paylaşmayı unutmayınız)

ÜYE OLUN, YENİLİKLERDEN HABERİNİZ OLSUN !

Son projelerden ve yazılardan bilginiz olmasını isterseniz, aşağıya eposta adresinizi bırakabilirsiniz.


BİZİMLE İLETİŞİME GEÇİN

Bize ulaşmak çok kolay... Aşağıdaki iletişim noları ile ulaşabilir ya da bizi ziyaret edebilirsiniz.